Günübirlik Eskişehir Gezisi

-

Günübirlik Eskişehir gezisi ile tekrar beraberiz. Tren ile geldiğim Eskişehir yine beni kendine hayran bıraktı. Eskişehir gezi rehberi tadındaki bu vlogda, bir günde Eskişehir’de neler yapılır, nereler gezilir beraberce göreceğiz.

Yolculuğa sabah 7 sularındaki Yüksek Hızlı Tren ile başladık. Pendik tren garından trene binip yaklaşık 2,5 saatlik rahat bir yolculuk sonrası Eskişehir’e vardım. Her ne kadar Kasım ayında gelmiş olsam da küresel ısınmanın etkilerini burada da gördüm. Sabah serinliği öğlene doğru kendini sıcacık bir yaz gününe bıraktı. Üzerimdeki rüzgarlığı kazağı ne yapacağımı bilemedim.

Trenden indiğim gibi ilk hedefim Odunpazarı’ndaki çibörekçiye açlıktan ölmeden varabilmek. Bu sebepten gar önündeki taksiye atlayıp doğru düştüm yola. Bu arada belirtmek isterim ki garın önünde toplu taşıma için durak var, buradan istediğini gibi merkeze toplu taşıma araçları ile gidebilirsiniz.

Odunpazarı’na geldiğimde ilk durağım Kırım-Tatar Çibörek Evi. Burayı instagram üzerinden bir çok takipçim tavsiye edince atlamayadım. İlk Eskişehir gezimde Papağan’da çibörek yemiş ve beğenmiştim, şimdi farklı yerleri denemek gerek diyerek buraya geldim.

Açıkçası çibörek Eskişehir’in yemeden dönülmemesi gereken lezzetlerinden. (Laf aramıza dönüş saatinde trene binmeden bir daha yedim bu mereti) Ben buranın çiböreğini beğendim ama sanırım burada en iyi çibörek diye birşey yok. Neredeyse hepsi birbirinin aynısı. Farkları sezebilecek damak ancak Vedat Milör’de varsa vardır.

Çiböreğimizi mideye indirdikten sonra rotamız yine Odunpazarı’nda ki OMM (Odunpazarı Modern Müze). Bir önceki seyahatimde henüz açılmadığı için gezememiştim, bu sefer buraya gelme amacım bu müzeyi gezmek. Tabi müzeye yürürken hayranlıkla Odunpazarı evleri ve sokaklarının fotoğraflarını çektiğim için kısacık mesafe benim saatlerimi aldı.

OMM’nin içerisini burada anlatmak istemiyorum, müzede hoşuma giden ilgimi çeken eserlerin hepsini yazının başındaki YouTube videomda anlattım ve gösterdim. Siz de merak ediyorsanız videoyu izlemelisiniz.

OMM sonrası Cam Eserleri Müzesi’ni de gezip vlog çekmek istedim ama ne yazık ki içeride videoya izin yokmuş efendim. Alın o zaman müze sizin olsun diyerek rotayı doğru Eskişehir’de yemeden dönme dedikleri Abdülsellam Balaban Kebapçısı‘na çeviriyorum. Allah’ım o nasıl bir lezzet. Bu satırları yazarken bile ağzımın suyu aktı. Tabiki detayı yine videoda diyerek sizi videoyu izlemeye davet edeceğim.

Balaban kebabımızı da mideye indiridikten sonra ufak bir şehir gezmesi yanına Karakedi’de güzel bir boza ziyafeti ekleyip doğru Sazova parkının yolunu tutuyorum. (Evet boza, ve Karakedi’de efsane boza yapıyorlar, atlamayın) Ben Sazova parkı için minibüsleri kullandım. Merkezden 10 dakikalık yürüyüş ile bu minibüslerin durağına gelip oradan bindim. Yaklalık 15 dakikalık bir yolculuk sonrası Sazova Parkı önünde indim. Yalnız belirtmekte fayda görüyorum buradan dönüşte taksi bulmak bir çile, daha doğru çile falan değil çünkü yok. Ancak yine geldiğiniz minibüs ile dönmek zorundasınız. Enazından ben zorunda kaldım. Bu sebepten “Sazova parkından trene yetişirim taksiyele” diye plan yapanlar varsa bu detayı not alsın, hayati öneme sahip.

Sazova parkında güneşi batırıp tekrar şehir merkezine gelip ufak bir çibörek partisi verip buradan da doğru tren garına geçtim. Yine 2,5 saatlik bir yolculuk sonra döndük İstanbul’a.

Ben burada çok fazla detaya girmeden, yazıyı uzun tutmadan özet geçmeye çalıştım ama bu gezinin detayları, muhteşem görüntüleri tabiki videoda. İzlemeden geçmeyin derim.

Kalın sağlıcakla

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Bir Cevap Yazın