Hatay Gezi Rehberi : Tarihi ve Mutfağı ile o bir Kraliçe!

-

Hatay gezisi… Ülkemizde veya dünyanın diğer köşelerinde dolaşırken gezdiğim yerleri ister istemez başka bir yere benzetme huyum vardır, “burası ne kadarda falanca yeri andırıyor…” tadında. Hayatımda ilk defa gezdiğim bir yeri gördüğüm başka hiçbir yere benzetemedim. O kadar farklı, o kadar şahsına münhasır bir yer Hatay. Ülkemizdeki birçok kent, ya tarihi ya da gastronomik zenginliği ile anılırken, Hatay’ın her ikisi ile beraber anılıyor olması misafirlerine sundukları hakkında az çok fikir veriyordur sanırım. Hem gördükleri, hem de yedikleri ile mutlu oluyor insan bu coğrafyada. (Bir tek, kısa sürede nasıl bu kadar kilo alabildiğinize şaşırıp biraz üzülebilirsiniz, baştan uyarayım!)

Roma İmparatorluğu’nda “Orientis Apicam Pulcurum” diye anılan “Doğunun Güzel Kraliçesi” Antakya, ilk ve en çok vakit geçirdiğimiz durağımız oldu.  Tarihin birçok ilkine ev sahipliği yapan Hatay gezi rehberi inanıyorum ki işinize yarayacak güzel bir rehber olacak. Ayrıca yazının en sonundaki bölümde siz de Hatay ve Antakya ile ilgili görüş ve fikirlerinizi okurlarımız ile paylaşabilirsiniz. Haydi bakalım, keyifli okumalar.

Hatay Gezi Rehberi : Hatay’a Ne Zaman Gidilir?

Tahmin edeceğiniz gibi Hatay yazın çok sıcak oluyor. Bu sebeple eğer sizde bizler gibi gezip dolaşmak için gelecekseniz (sadece yemek turu yapacaksanız bilemem) ilkbahar ya da sonbaharda gelmeye çalışın. Tabi siz de bizim gibi “yeter ki gezmek olsun” diyenlerdenseniz yılın 12 ayı Hatay sizi bekliyor.  Biz Kasım ayının ortasında gittik Hatay’a ve insanlar İstanbul’da yağmurlu soğuk havalarla cebelleşirken biz orada gün içerisinde t-shirtlerimizle dolaşıyorduk. Fakat şunu da ekleyeyim, güneş battık sonra hava buz kesti. Hele saat 22:00 sonrasında tek haneli derecelere indi. Bu sebeple baharda bile gelseniz üzerine kalın bir iki parça eşya almayı unutmayın.

Hatay Gezi Rehberi : Hatay’da Nerede Kalınır?

Hatay’da gezilecek yerlerin bir çoğunun Antakya’da olmasından dolayı konaklamanızı Antakya’da yapmanızı tavsiye ederek söze başlayayım. Hatay’da gezilecek yerler arasında yer alan Titus Tüneli, Hz.Hızır Türbesi, Vakıflı Köyü gibi yerler Antakya dışında olsa da, bir çok nokta Antakya’da. Aracınız olmasa dahi Antakya merkezinde konaklayarak bu noktaların bir çoğuna yürüyerek ulaşabilirsiniz. Biz Antakya merkezinde Kurtuluş Caddesi üzerindeki Maison Gali Hotel’de kaldık. Yeni açılmış ve tertemiz bir oteldi. Ayrıca işletmecisi Serpil hanım sağolsun çok ilgili birisi ve Antakyalı olduğu için soracağınız tüm sorulara nokta atışı cevaplar da veriyor. Özetle fiyat performans oteli diyebilirim.

Hatay Gezi Rehberi : Hatay’da Gezilecek Yerler?

Hatay’da gezilecek yerler 2-3 günde gezilip görülür. Fakat gittiğim yerleri keyif keyif gezeyim, sofralar kurayım, koştur koştur yapmayayım kafasındaysanız bu süre bir kaç gün daha eklemenizi tavsiye edebilirim. Siz de bizim gibi 2-3 günlük bir Hatay gezisi planlıyorsanız bu yazımda paylaşacağım yerleri gezip görebilirsiniz rahatlıkla. Bu bölümde gezilip görülecek yerleri, bir sonraki bölüm olan Hatay’da ne yenir bölümündeyse yeme-içme yerlerini paylaşacağım. Bu yazıda paylaştığım tüm yerleri gezip anlattığım Hatay gezi videomu Youtube kanalımda izleyebilir ve benimle Hatay’ı gezebilirsiniz. 

Antakya Sokakları 

Antakya, Hatay’ın merkez ilçesi, yani öyle ufacık bir mahalle değil. Dolayısı ile Antakya sokakları derken aslında “eski” Antakya sokaklarından bahsediyorum. Kurtuluş Caddesi ile Asi Nehri arasında kalan bölüm aslında gezilip görülecek bölüm. Genellikle araç trafiğine kapalı olan eski Antakya sokaklarında Fransızlardan kalma yapıları, tarihi evleri, sokaklarında koşturan çocukları ve bir çok inanışın ibadet yerini bu sokaklarda görebilirsiniz. Sokaklarında dolaşırken hissetmeye başlıyorsunuz Hatay’ın ruhunu. Sokak aralarında kahve molası verebileceğiniz ya da gece müzik dinleyebileceğiniz mekanlarda yer alıyor. Özellikle sokaklarda dolaşırken gördüğümüz daracık kapıların koca koca avlulara açılması algılarımızla oynadı. Bu sokaklarda dolaşıp bolca fotoğraf çekebilirsiniz.

Kurtuluş Caddesi 

Bir yeri algılamak için zaman boyutunu da öğrenmenin neden önemli olduğunun bir kanıtı gibi  bu cadde. Kurtuluş Caddesi aslında Türkiye’nin her yerinde gördüğünüz caddelerden farksız gibi gelebilir size. Fakat bugün üzerinde yürüdüğünüz caddenin altında tarihin gece aydınlatılan ilk caddesinin ebedi istirahatinde olduğunu bilmek insanı büyülüyor. Zamanının Roma İmparatoru buradaki büyük kentin en büyük caddesini gece yol boyu ateşler yakarak aydınlatmış. Antiochia’nın zamanının ne kadar önemli ve yaşayanlarında nasıl aristokrat insanlar olduğunu buradan tahmin edebilirsiniz sanırım. Ne yazık ki şu an bu aydınlatılan antik yol gün yüzüne çıkarılmamış olsa da (ki üzerinde yaşam devam ederken hiç kolay değil) ayaklarınızın 5-10 metre altında dünyanın bir ilkinin yatıyor olmasını bilmek bile insanı heyecanlandırıyor.

Habib-i Neccar  Cami

Kurtuluş Caddesi üzerinde yer alan Habib-i Neccar Cami, bugünkü Türkiye sınırları içerisinde inşa edilen ilk cami. Milattan sonra 638 yılında, buralar Arapların elindeyken inşa edilmiştir. Ufak bir dipnot ekleyeyim, Ani Antik Kenti içerisindeki Ebu’l Menuçehr cami 1072 yılında inşa edilmiştir ve o Anadolu topraklarındaki ilk Türk camisidir. Habib-i Neccar’ın Anadolu’daki ilk cami olmasının yanında şahsen ilgimi çeken bir  diğer hususta, Habib-i Neccar’ın aslında o dönemlerde bölgeye gelen Hz.İsa’nın havarilerinin söylediklerine inanan ve bölge halkının da inanmasını isteyen bir kişi olması. Yani sadece cami sınırlarımızdaki ilk cami olmakla kalmayıp, camiye ismini veren kişi de belki bu topraklar içerisindeki ilk Hristiyan olabilir! İşte size yazının başında anlatmak istediğim hoşgörü ve saygıya ufak bir örnek. Dikkatimi çeken bir diğer noktada Hatay’daki camilerin minarelerinin mimari yapılarının alıştığımız minarelerden farklı olması. 

Uzun Çarşı

Uzun Çarşı, Anadolu’da özellikle tarihi İpek Yolu üzerindeki kentlerde gördüğümüz çarşılardan. İçeride baharatçılar, kasaplar, kuyumcular, hediyelik eşyacılar, kumaşçılar vs. ne ararsanız mevcut. Ama benim için alamet-i farikası içerisindeki fırınların önünde sattığı eşsiz hamur işleri. Hayır 3 gün boyunca insan her geçişte kaytaz böreği yer mi? Vallahi ben yedim. 5 TL ile gelen ufacık mutluluk kaynağıydı kendisi. Mümkünse burada bakla, humus, kömbe, kabak tatlı ve kaytaz böreği yiyerek Hatay’da almanız gereken kilolardan birazını alın. Ne yenir bölümünde isimlerini vereceğim

(Biz İzzettin Eraslan Baharat adlı yerden alışveriş yaptık, baharatları, salçaları muazzam! Merak ediyorsanız detayları Youtube videomda var)

Hatay Arkeoloji Müzesi

Biri çıkıkp “Türkiye’de en beğendiğin müzeler hangisi?” diye sorsa Hatay Arkeoloji Müzesi net olarak ilk 3’te yerini alır. Roma ve Bizans eserlerinin yanında Helenistik dönemden Hitit uygarlığına uzanan eserler müzede sergileniyor. Ayrıca müzenin misafirlerine sunduğu deneyimde çok güzel. Her mozaiğin detaylı bilgileri var. Hiç bir bilginiz olmasa bile müzeye girişte başlayan bilgilendirme ile müzeden çıkarken konuya az çok hakim olarak ayrılıyorsunuz.

Roma İmparatorluğunun üçüncü büyük kentine yakışır güzellikte ve büyüklükte mozaikler fışkırıyor kentin her köşesinden. Ve o mozaiklerin büyük bir bölümü de işte bu müzede sergileniyor. Müze içerisinde Hitit’in en ünlü krallarından Şuppiluliuma’nın ikonik büstü bulunuyor. İskender Lahdinden sonra dünyanın en muhteşem Roma dönemi mermer işçiliğine sahip 10 tonluk  Antakya Lahiti de müzede sergilenen nadide eserlerden bir tanesi. Mozaiklere gelirsek (ki müze eserlerinin %90’ı mozaik) “Neşeli ol, hayatını yaşa” diyerek bir çok kişinin idolü olan  iskelet mozaiği, kem gözler için yapılmış mozaik ile Yakto mozaiği mutlaka görülmesi gereken eserler listemde yerini almıştır. 

(Müzekart ile giriş ücretsiz. Sıra beklemek istemeyenler için ufak bir tüyo, müze kartınız yoksa online uygulaması üzerinden online olarak satın alabilir ve uygulama içindeki QR kod ile hop diye müzeye girebilirsiniz. )

Saint Pierre Kilisesi

Hatay, Anadolu’daki ilk camiye ev sahipliği yaptığı gibi dünyadaki ilk mağara kiliseye de ev sahipliği yapıyor. Hatta Hristiyanlar için tek ilk bu değil, Hz.İsa’nın dinine inanan topluluğun kendisine “Hristiyan” adını ilk kez verdikleri yer de bu kilise. Eh bu kadar ilke ev sahipliği yapan bir yer olunca da haliyle Hristiyanlar için burası bir hac yeri olmuş. Kilise içerisinde bir sunak, bir ufak heykel ve günümüze kadar ulaşan bir kaç parça mozaik haricinde pek bir şey kalmamış olsa da Antakya’ya kadar gelip burayı görmeden geçmek olmaz. Buraya da giriş Müze Kart ile yapılıyor.

Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi (Museum Hotel)

Burası aslında bir otel, ama otelin içinde koskoca bir mozaik müzesi var. Otel inşaatı için temel kazılarına başladıklarında toprak altındaki muhteşem mozaikleri bulmuşlar ve bu mozaikleri koruyabilmek için oteli mozaiklerin üzerine yapmışlar. (Yanlış anlaşılma olmasın, mozaikleri korumaya aldıktan sonra otel inşa edilmiş, hatta otelin mimarı Emre Arolat) Otel ve müze iç içe ama siz otele bulaşmadan Müze Kart’ınız ile girip içeride sergilenen mozaikleri gezip görebilirsiniz. Buraya dair tek belirtmek istediğim, içeride 1050 metrekareye yakın tek parça bir mozaik var ki, aman Allah’ım! Dünyanın en büyük tek parça mozaiği kendisi. Sırf bu mozaiği görmek için buraya gidin derim. İçerisini gezmeniz meraklılar için 45 dakika, fotoğraf çekip çıkayımcılar için 20 dakika kadar sürer.

(Hatay Arkeoloji Müzesi, Saint Pierre Kilisesi ve burası Antakya merkezin biraz dışarısında. Ama üçü birbirine yakın ve aynı yol üzerinde. Planlarınızı bu bilgi ışığında yapabilirsiniz. Ayrıca merkezden buraya taksi 40-50 TL tuttu)

Titus Tüneli ve Beşikli Mağara (Samandağ)

Tarihin bilinen en eski mega projesi olan Titus Tüneli. MS 69 yıllarında Roma imparatoru Vespasian, şehri ve limanı dağdan gelebilecek selden korumak için bu tüneli (gideri?) inşa ettirir. Yaklaşık 1380 metre uzunluğunda ve ortalama 7 metre yüksekliğindeki bu tüneli Romalı işçiler ve lejyonerler yaklaşık 2 senede tamamlamışlar.  Tünelin çok kısa bir bölümü gün ışığı görüyor ve sonrası hep yer altında olduğu için karanlık. Zemin çok taşlık  ve yeraltı sularından dolayı ıslak olabiliyor. Tünel içine karanlıkta yürüyecekseniz düzgün bir ayakkabı giyip yanınıza ışık almayı unutmayın. Tünelin sonunda bir şey yok onu da belirteyim. Sadece tünel işte 🙂

Beşikli Mağara ise aslında Roma İmparatorluğu dönemindeki kentin nekropolü (nam-ı diğer kabristanı). Ama diğer antik kentlerde gördüğünüz nekropollerden farkı dipdibe 250 tane mezarın olması. İçeride mezar çukurlarından başka görebileceğiniz hiçbir şey olmadığını belirteyim.

Titus Tüneli ve Beşikli Mağara’nın girişi aynı yerden ve Müze Kart ile giriş ücretsiz. Girişten sonra biraz yürüyerek mağaraya ve tünele ulaşıyorsunuz ama gözünüz korkmasın, yol boyu köylünün hamur iş, çay, kahve ve meyve sattığı tezgahları var. Bunlardan birinde oturup bir çay molası verebilirsiniz rahatça. Ve son olarak, hafta sonu ana baba günü! 

Hz. Hızır Türbesi (Samandağ)

Samandağ sahilinden Türkiye’de ilk defa gördüğüm bir türbe var. Hatta buraya türbe deniyor ama içerisinde yatan bir zat yok. Bu türbe, Kur’an-ı Kerim’deki Kehf suresinin 60-82. ayetlerinde de anlatılan, Hz.Musa  ile Hz.Hızır’ın buluştuğuna inanıldığı yer. Bu türbe tam olarak yolun ortasında duruyor ve insanlar arabaları ile türbenin etrafında 3 kere dönerek dualar ediyor (evet araba ile). Ayrıca türbede çok ilgimi çeken bir adağa da denk geldim, burada yazıyı uzatmamak adına anlatmayacağım merak edenler videoda izleyebilirler. 

Hatay Gezi Rehberi : Hatay’da Ne Yenir? 

İşte geldik yazının en keyifli yerine. Hataya mutfağını kısaca özetle deseler, “nohut, tahin, bulgur, nar ve et ” diyebilirim. Bunların farklı şekillerde birlikteliği sayesinde muhteşem lezzetler önünüze geliyor.  Bölge mutfağı Suriye, Lübnan ve bölge kültürlerden epey etkilenmiş. (Böyle bir tarihe sahip olup etkilenmeseydi şaşırırdım esas) Hatay mutfağında hoşuma giden ilk konu yemeklerdeki salça ve yağ kullanım oranları oldu. Genellikle bu coğrafyadaki mutfaklarda yer yer ya salça çok olur ya da yağ. Fakat Hatay’da ne yesem hem salçası hem yağı tam kıvamındaydı. Ne eksik ne fazla! Ege mutfağını seven birisi olarak bu coğrafyada damak zevkime yakın böyle bir mutfak bulacağım aklıma gelmezdi. Ayrıca hamur işleri ve künefesi başka bir yazı konusu olur ama burada kısaca değineceğim. Neyse biz gelelim Hatay’da nerede ne yenire!

Çayırcı Bakla ve Humus Salonu

Bugüne kadar Hatay’da (veya Lübnan’da ki onlar kavrulmamış tahin ile yaparlar) humus yemediyseniz, inanın humus yememişsiniz. Nohutla yaptığımız humus gibi bakla ile de aynısını yapıyorlar ve o da humus kadar lezzetli. Hatta baklanın buradaki adına “beton” diyorlar doyuruculuğundan dolayı. Çayırcı Bakla Uzun Çarşı içerisinde bir ara sokakta yer alıyor, tam bir esnaf lokantası. Hijyen konusunda hassas olanlar bu seçeneği atlayabilir. Fiyatları epey uygun. Uzun Çarşı’yı gezerken bir tabak humus ya da bakla atabilirsiniz 🙂

İnci Fırını

Yine Uzun Çarşı içerisinde mutlaka uğramanız gereken mekanlardan bir tanesi de burası. Kömbe baharatı ile kendi ürettikleri kömbeleri gömmezseniz Hatay geziniz net olarak eksik kalır. Biz özellikle hurmalı cevizli olanına ba-yıl-dık. Hatta kilo kilo eve de siparişimizi verdik. (sizde uçakta yanınızda taşımak istemiyorsanız eve kargolatabilirsiniz.) İnci fırına gittiğiniz zaman Deniz beye selamlarımızı iletin, kendisi ve eşi bu fırını işletiyor ve çok güzel insanlar. Kömbe ve çayı hoş sohbet eşliğinde yapın derim.

Altıkapı Restaurant

Antakya’nın en nezih ve bütün lezzetlerini tadabileceğiniz mekanların bir tanesi Altıkapı. Hemen belirteyim, rezervasyon yapmadan giderseniz (hele ki hafta sonu) yer bulamayabilirsiniz bu sebeple önceden mutlaka rezervasyon yaptırın. Burada tek tek mezelere girmeyeyim çünkü çıkamayız. (videoda tek tek giriştik o ayrı) Düşünün biz çekim için gelen mezeleri tırtıklamaktan ara sıcaklarda kaldık, kebap yiyemedik. Antakya mutfağına dair aklınıza gelen tüm soğukları, ara sıcakları ve kebapları burada rahatlıkla ve keyifle yiyebilirsiniz.

Kasap Züher

Size bir önceki yazımda anlattığım kasaplara geldik şimdi. Kasap Züher Antakya’nın Defne mahallesinde, dışarıdan baktığınız zaman sadece et sattığını düşüneceğiniz bir kasap ama değil! İçeride istediğiniz kebabı sipariş verip ister orada, ister paket servis alıp gidebileceğiniz bir yer. Züher Bey işini severek yapan birisi ve misafirperverliği dillere destan. Kağıt kebabı, tepsi kebabı ve sakatat şov yaptık mekanda! Hatay’a gidecekseniz mutlaka ama mutlaka Kasap Züher’e gidip bir kebap gömün ve hatta gittiğiniz zaman selamımı da iletin kendisine.

Emrah Kasabı

Emrah Kasabı Antakya’nın Defne mahallesinde bir kasap. Buraya gelip istediğiniz kebabı porsiyon yerine kilo ile sipariş veriyorsunuz. Sizin için eti hazırlayıp, pişirip masanıza servis ediyorlar. Kebaplar o kadar lezzetli ki özellikle tepsi kebabına pidenin içini batırıp batırıp yemelere doyamadım! Antakya merkezden buraya toplu ulaşım var mı bilemiyorum ama aracınız varsa merkeze 10 dakika mesafede diyebilirim. 

Tarihi Bizim Künefeci

Hatay için künefe çok hassas bir konu. Gitmeden önce kiminle konuşsam “orada değil burada ye”, “yok, orası değil esas şurası” gibi onlarca farklı yer adı duydum. Sanırım burada insanlar takım tutar gibi künefeci tutuyorlar ve künefe tercihi konusunda çok hassaslar. İşte bu yüzden künefe seçimini sevgili dostum Süleyman Gülüm’e bıraktım. Sağolsun zaten tüm rotadaki nokta atış yerleri de kendisi tavsiye etti. 

Hatay künefe için durağımız Antakya merkezde Asi Nehri kenarındaki Ragıp ustanın bizzat ocağın başında durduğu Tarihi Bizim Künefeci oldu. İçeri bir girdik, zaten televiyon kanallarındaki yemek yarışmalarındaki tüm sunucular maşallah bizden önce gelmiş Ragıp ustamıza.

Künefeden ilk çatalı ağzıma attığım zaman şunu sorguladım “eğer burada yediğim künefeyse daha önce yediklerim neydi, yok onlar künefeyse bu yediğim ne?” Daha başka bir şey söylemek istemiyorum Antakya künefesi hakkında! 

Hatay Gezi Rehberi : Hatay Notlarım 

* Youtube’da yayınladığım ve bu yazıda paylaştığım tüm yerlerin konumlarını burada paylaştım. İşinize yararsa kullanabilirsin. Yazıyı iyice uzatmamak adına gidip gördüğüm bazı yerleri bu yazıya dahil etmediğimi de belirtmek isterim.

* Bölge halkının Arapça konuştuğuna şahit olacaksınız, hiç şaşırmayın. Bölgede Türkçe ile Arapça beraber kullanılıyor. Kullanılan Arapça, aslında iki dilliliğin getirdiği birliktelikten çok etkilendiği için bölgeye ait bir Arapça olmuş.

* Hafta sonu gidecekseniz görülmesi gereken yerlerde sıralamanızı mantıklı olanın tersi şeklinde yapmaya gayret edin. Böylece her gittiğiniz yerde tur otobüslerinden akın akın inen insanlarla beraber gezmek zorunda kalmazsınız.

* Mutlaka Müze Kart edinin, yoksa online olarak satın alıp QR kod ile sıra beklemekten kurtulun.

* Google yorumlarda binlerce yorum almış diye gideceğiniz yeri sakın iyi zannetmeyin. Yukarıda birkaç tavsiye verdim, söz dinleyin.

* Özellikle uçakla gidecekseniz ya da aldıklarınızı yanınızda taşımak istemiyorsanız bölge esnafı ne alırsanız alın size kargoluyor. Boşu boşuna taşımakla uğraşmayın.,

* Harbiye’de ülkemizin en önemli (ama tanınmayan) heykeltraşlarından biri olan Abdullah Özalp’a uğrayabilirsiniz. Kim olduğunu merak ediyorsanız Youtube videoma alayım sizleri.

Bir Cevap Yazın