Hafta Sonu İğneada. Longoz Ormanlarında Kano Keyfi.

-

Bu hafta sonu yolumuz Türkiye’deki milli parklardan bir tanesine ev sahipliği yapan Kırklareli’nin şirin sahil beldesi İğneada’ya düştü.

“İğneada’da muhteşem longoz ormanı içerisinde kanoyla dolaşabilir, milyonlarca yıldızın altında çadırınızı kurup doğayla iç içe bir gece geçirebilirsiniz.

İğneada gezi videomuzu sayfanın başındaki bölümden ya da Youtube üzerinden izleyebilirsiniz.

İğneada İstanbul’dan yaklaşık 250 km uzaklıkta. Rota olarak en uygunu TEM otobanından Silivri’yi geçtikten sonra Çerkezköy sapağından çıkış yapmanız. Yol gidiş geliş ve rahat bir yol. Lüleburgaz üzerinden gidip yolu uzatmaya hiç gerek yok. Çerkezköy – Saray – Vize üzerinden Pınarhisar’a gelince Demirköy yönüne sapıyorsunuz. Ve o yol sizleri İğneada’ya kadar götürüyor. Yol üzerinde bol bol benzin istasyonu var, sıkılanlar rahatça mola verebilir.

Etraftaki görülecek yerleri gezip, dönüş yolunda da Dupnisa Mağarası’na uğramak istediğimiz için biz kendi aracımızla gitmeyi tercih ettik. Ama hemen hatırlatayım, İğneada’ya otobüs ile gitmek de mümkün.

Bizler İğneada gezimizi neredeyse son gün planladığımız ve yaz tatili döneminde olduğumuz için ne yazık ki pek bir yer kalmamıştı. Bir gün öncesinden Airbnb üzerinden bir kaç ev sahibine başvuru yapmamıza rağmen sağolsun ev sahipleri gecenin bir yarısı “ne yazık ki doluyuz” diye geri dönüş yaptığı için pek cana yakın olmayan, ev içinde hep kuralların yazılı olduğu uyarılara maruz kaldığımız bir ev sahibinin evinde konaklamak zorunda kaldık. (Gecelik fiyatı 200 TL) Apart demek daha doğru bir tabir olur sanırım. Zaten İğneada’da pek fazla otel yok, çoğu insan evlerinin bir katını veya dairesini hep bu şekilde kiraya veriyor.

Aslında en güzel konaklama orman içerisinde çadır kurup milyonlarca yıldız altında geceyi geçirmek. Biz ne yazık ki ekipman edinmediğim için kampa dahil olamayıp bir evde konaklamak zorunda kaldık, fakat İğneada’ya beraber gittiğimiz kuzenlerim çadırlarını kurup tüm geceyi ormanda geçirdiler. Tabi böyle bir ortamı kaçırmak istemediğim için biz de onlara katıldık ve gece olmadan İğneada içerisindeki marketten alışverişlerimizi yapıp kamp alanımızda muhteşem bir ziyafet çektik.

Evet tahmin ettiğiniz üzere İğneada içerisinde istediğinizi her şeyi (Her marka olmasa da!) bulabileceğiniz market var. İlk günü gökyüzünde beliren milyarlarca yıldız altında, yemyeşil bir doğada, mangal ateşi eşliğinde yemeklerimizi yiyip, kuzenlerle koyu bir muhabbetle bitirdik.

İkinci gün için planımız, Mert Gölü’nde kano keyfi ve Dupnisa Mağarası gezisiydi. Güne erken başlayıp, soluğu kano kiralanan yerde aldık. (Mert Gölü’nün hemen kenarında, Milli Park içerisinden gidilen yoldan değil, İğneada içerisinden) Aklınızda olsun adınızı kano için yazdırmazsanız uzun bir süre sıra beklemeniz gerekiyor, özellikle de haftasonu! ASonra hızlıca merkezde kahvaltımızı edip, saat 10.30’da kanolarımıza atlayıp, gölü, sazlıkları ve ormanı keşfe çıktık.

Müthiş bir doğa eşliğinde kürek çekerken, tüm dertlerimizi unutup, deşarj olduk diyebilirim… Sona doğru göl de alan daraldı, daha da harika bir doğa bizi kendine esir aldı. Kuş sesleri, kurbağalar ve sadece küreğimizin suda çıkardığı ses hariç başka bir ses duymuyorduk… Göle düşen dallar arasında muhteşem bir gezi gerçekleştirdik. Ortalama 1,5 saatin sonunda kanolarımızla başlangıç noktasına geri döndük. O muhteşem doğayı videoda izleyebilirsiniz. 1,5 saat güneşin altında kürek çekeceğinizin farkındasınızdır diye ümit ediyorum, ama yine de dalgın dalgın okuyanlar için hemen uyarımızı yapalım, yanınıza şapka ve su almayı unutmayın. Bu arada kano kirası 25 TL ve binmeden peşin alıyorlar. Kredi kartı geçiyor mu emin değilim 🙂

İğneada kumsalı tam 22 km, yani özetle denize girmek için imkan çok. Biz buraya neredeyse 10 sene önce gittiğimizde sahilde her hangi bir tesis yoktu, fakat şimdi sahil boyunca yer yer işletmeler köşe kapmış. Fakat tesislerin önünden bile denize girmek ücretsiz, sadece onlar şezlong parası istiyor.

Neyse nerede kalmıştık, kano, kano sonrası İğneada’da kahveydi, öğlen yemeğiydi derken dönüş yoluna düştük.

Demirköy’e gelip “Dupnisa Mağarası” tabelalarını takip ederek Dupnisa Mağarası’na varabilirsiniz. Yol ciddi anlamda köstebek yuvası gibi, yer yer dar ve kötü. Yol üzerinde insanların tercih ettiği dinlenmelik yerler olduğu için yol biraz kalabalık. Açıkçası yolun kalitesizliği yolu iki kat yorucu yaptı, neyse sonunda vardık Dupnisa Mağarası’na. Mağara girişi Pazar olduğu için sanırım satış yapanların standları ile doluydu. Mağara içerisi de Pazar gününden nasibini almış ve epey kalabalık haldeydi. Mağara giriş ücretli, müze kart geçerli değil 🙂

Bana Youtube üzerinden en çok gelen sorunların cevabını bu yazımda vermeye çalıştım aslında gezimi paylaşırken. Gezinin devamı ve tüm bu yerleri görmek için sizleri Youtube’daki İğneada vloguna alalım.

Başka bir gezide görüşmek üzere,

Bir Cevap Yazın