Yunanistan’da Tatil Yapmak

-

Neden birçok tatil beldemiz varken Yunan adalarında veya vizesiz gidilebilecek ülkelerin tatil beldelerinde tatil yapmanın peşindeyiz? Oraların ne fazlası var? Ya da soruyu şöyle mi sormalıyız acaba, “bizde eksik olan ne?”

Eksiklere fazlıklara değinmeden önce TÜİK tarafından açıklanan bazı rakamları paylaşarak başlamak istiyorum yazıma. Bazı şeyleri anlatmak için kelimeler yetmezken bir kaç rakam fazlasıyla yeterli olabiliyor.

2023 yılının II. çeyreğinde (Nisan-Mayıs ve Haziran) yurt dışını ziyaret eden vatandaş sayımız bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %72,7 artarak 2 milyon 877 bin 450 kişi olmuş. Bu kişilerin yaptığı harcamalar ise geçen yılın aynı çeyreğine göre %67 artarak 1 milyar 766 milyon 639 bin dolar olmuş. Peki neden insanlar yurt içinde tatil yapmak yerine yurt dışını tercih ediyor? Ege veya Akdeniz kıyılarında çeşit çeşit tesis varken neden Yunan adaları daha cazip? Sanırım hepimizin bu konuda söyleyecek onlarca sebebi var, ben sizlere benim için en önemli 3 sebepten bahsetmek istiyorum. 

İlk olarak sakinlik. Geçtiğimiz haftalarda Midilli’deydim, koskoca adada istediğimiz her yerde, kimsenin “ne işleri var burada” ya da “bir şey içip yiyecekler mi?” gibi bakışları olmadan rahatça denize girip çıkabildik. Sokaklar sakin, her köyün koskoca bir araç parkı var(ücretsiz). Plajlardaki işletmelerde ise şezlong yerleşimleri insanlığa yakışan cinsten. Kimse işletmesinin önünü daha fazla kazanmak için şezlonglarla tıka basa doldurmamış. Bangır bangır müzik çalmıyor…

Sadece plajlar da değil, mesela diğer bir konu lokantalar. Geçen hafta Gökçeada’ya gittiğimizde herkesin “mutlaka gidip gün batımını izle” dediği bir işletmeye gidelim dedik, adamlar bize “önümüzdeki 15 gün doluyuz” dedi. Ah be abi, bilsek otel veya feribot rezervasyonundan önce sana rezervasyon yapardık! Kalabalığı, mekandaki koşuşturmacayı varın siz düşünün. Sanki ramazan aylarında kalabalık iftar yemekleri gibiydi. Yer gök masa ve sandalye! Yunanistan’da da rezervasyon yapmanız gereken mekanlar yok değil, ama gel gör ki adamın 5 masası varsa 6. masayı atmıyor gelen var diyerek. Yetebileceği kadar, müşterisinin insan gibi hizmet alacağı şekilde bir sınırları var.

İkinci olarak, tüm plajların halka açık olması. Yunanistan’da istediğiniz işletmenin önündeki sahilde, hiçbir ücret ödemeden denize girebilirsiniz. Kimse “bilmem ne beach” tabelası koyup plajı tellerle çevirmemiş. İsteyen istediği yerden denize girme özgürlüğüne sahip. İşletmelerin şezlong ve şemsiyelerini kullanmak isterseniz 3-5 Euro gibi bir ücreti yediğiniz içtiğinizden düşüyorlar. Ekstra giriş ücreti vs. gibi saçma paralar alınmıyor. 

Türkiye’de ise ne yazık ki plaj mahkumuyuz! Çünkü plajlar halkın değil işletmelerin. Hal böyle olunca sadece denize girmek istediğinizde 200-300 TL’lerden başlayan giriş ücretlerini ödemek zorunda kalıyorsunuz. Ve haliyle istediğiniz plajlarlardan istediğiniz kadar yararlanamıyorsunuz. Hatta bu halde bile Yunan halkı bazı konularda isyan çıkarıp “Havlu Hareketi” ni başlattı ve devlet bu konuda halkının yanında durup işletmelere kan kusturmaya başladı.

Üçüncü olarak uygun fiyatlar. Euro kurunun 30 TL civarlarında olmasına rağmen, hala Yunanistan’da tatil yapmak Türkiye’de sıkış tıkış ortamlarda tatil yapmaktan uygun. Otel fiyatlarına hiç girmeyeceğim, Midilli’de tuttuğumuz 2 odalı, koca teraslı ve full deniz manzaralı koca daire fiyatına ülkemizde ne yazık ki orta kalitede bir otelin ancak 15-20 m2’lik bir odasında kalabiliyorduk.

Yemeklerde keza aynı şekilde. Yunanistan’da bir kalamar söylediğiniz zaman tabakta neredeyse 2 ya da 3 tam kalamar gelirken, ülkemizde tek kalamarın tamamı gelirse şanslı sayılırsınız. Keza köftesinden, patatesine, ahtapotundan içkisine hepsi buradan daha ucuz. Şöyle örnek vereyim, Midilli merkezde “Platz” adlı bir mekanda koskoca hamburger ve portakal suyuna 5,50 Euro ödeyip 1 hafta sonrasında Gökçeada merkezde bir esnaf lokantasında 4 adet pinpon topu kadar köfteye 120 TL ödeyince insan daha rahat görüyor olayın vahametini! Deniz kenarında rakılı mezeli bir masadan söz etmiyorum bile! 

Ülkemizdeki ekonomik koşullar ve zamlar göz önünde bulundurulduğu zaman Türkiye’deki işletmelere “neden bu kadar” pahalı diyemiyor olabiliriz ama biz de daha uygun fiyatlara kaliteli bir tatil isteme hakkına sahibiz.

Olayın bir diğer boyutu ise ekonomik. Bu gezilerimizde yurt dışına çıkardığımız dövizler, Türkiye’nin turizm giderleri hanesinde büyük bir gedik açmış gibi duruyor. Haliyle bu rakamlar Türk Lirası’nı yönetenleri rahatsız etmiş olmalı ki, yakın zamanda BDDK yurt dışı konaklama ve uçak biletleri gibi gider kalemlerinde kredi kartına taksit uygulamasına son verdi. Türk vatandaşlarının (yani dövizin) yurt dışına çıkmasının önüne büyük bir engel konuldu. 

Peki size soruyorum, sizce bu yasaklar ya da sınırlamalar turizm giderinin artmasına engel olabilir mi? Sadece kanunlarla, vergilerle insanları Türkiye’deki işletmelere mahkum edebilir misiniz? Yurt dışındaki fiyatları, sakinliği ve basitliğin kalitesini gören vatandaşlarımız hala Türkiye’de tatil yapmak isterler mi? 

1 Yorum

Bir Cevap Yazın